Aile (Boşanma) Hukuku
Trend

Boşanma Davasında Yetersiz Tanık Beyanları

Boşanma davasında yetersiz tanık beyanları, haklı olduğunuz ancak reddine karar verilen boşanma davanızın sizde yarattığı şok ve şaşkınlık sonrasında “Acaba nerede hata yaptım?” sorusunun çoğu zaman cevabıdır.

Böyle bir şaşkınlık ve hayal kırıklığı yaşamadan önce bu yazımızı dikkatlice okumanızda büyük fayda var.

Boşanma davalarında, boşanmaya neden olan olayların ve tarafların kusurlu davranışlarının tespiti büyük önem taşır. Çünkü boşanma davalarında kusur ilkesi uyarınca kural olarak, kusursuz boşanma mümkün değildir. “Bu evliliğin heyecanı kalmadı, elektrik alamıyorum” şeklinde bir boşanma sebebimiz şu an için yok.

Yine “ben eşimi aldattım, zina yaptım” şeklinde de boşanma davası açamazsınız. Kusurlu eşin dava açma hakkı yok.

Öyleyse kusurlu davranışı ve kimin kusurlu olduğunu nasıl ispatlayacağız. İşte bu noktada, tanık beyanları, mahkemenin gerçeği ortaya çıkarması ve adil bir karar vermesi açısından kritik ve çoğu zaman hayati bir rol oynar.

Boşanma davasında tanık, tanıklık, tanık beyanları gibi usule yani yargılamaya ilişkin çok kapsamlı yazımızı incelemediyseniz dikkatlice incelemenizi öneriyorum.

Ancak bu yazımızın konusu çok büyük umutlar bağladığınız, davanızı ve iddianızı ispatlayacağını düşündüğünüz tanık beyanlarına rağmen mahkemece aleyhinize karar verilmesine sebebiyet veren tanık beyanları…

Düşünsenize, başınızdan geçen olayları avukatınıza anlatmışsınız, avukatınız şaheser bir dilekçe hazırlamış. Duruşmada tanıklarınız esip gürlüyor, takır takır anlatıyor… hakim kararı açıklıyor DAVANIN REDDİNE!

Her şey olması gerektiği gibiydi, tanıklarım bütün olanları, olayları dosdoğru ve eksiksiz anlattılar diye düşünüyorsunuz… Acaba hakime nüfuz mu ettiler? Hakim cinsiyetçi mi? Hakimin sizden hazzetmediğini mi düşünüyorsunuz? “Zaten Türkiye’de adalet yok!”

Her şey bir yana, hakim tanıklarıma rağmen nasıl böyle bir karar verebilir?

Bütün bu sorulardan önce  sormanız gereken şey “Nerede hata yaptım?” olmalıdır.

İşte bu yazımızın konusu, itibar edilmeyen, mahkeme kararına esas alınmayan, yeterli kabul edilmeyen tanık beyanları… Daha doğru bir deyişle Boşanma Davasında Yetersiz Tanık Beyanları… Önce tanık beyanlarının hukuki nitelendirmesini yapalım, akabinde yetersiz tanık beyanlarını tanımlayalım ve bir kaç örnek ile yetersiz tanık beyanlarını inceleyelim.

Boşanma davasında yetersiz tanık beyanları

Tanık Beyanlarının Hukuki Niteliği ve Değerlendirilmesi

Boşanma davaları hukuk davalarıdır. Yani ceza ve idari nitelikli davalardan olmadığı için Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na tabidir.  Hukuk Muhakemeleri Kanunu‘na göre davanın ispatına yarayan araçlar olan deliller ile ilgili bir ayırım yapılmıştır. Kesin delil ve takdiri delil…

Kesin delil, mahkeme hakimini de bağlayan, hakimin bu delile aykırı şekilde karar vermesini engelleyen iddianızı ispata elverişli olması koşuluyla iddianızı kesin şekilde ispat etmenize yarayan delillerdir.

-Kimsiniz?

-Avukat Ali Deniz

-İspatlayın lütfen!

-Buyurun Kimlik Kartım

Avukatlık Kimlik Kartımı sunduğum takdirde artık kesin bir şekilde ispatlamış oluyorum.

-Ev kimin?

-Benim

-İspatlayın

-Buyurun Tapu kayıtlarım

Tapu kayıtlarım kesin delil ve artık bu konu tartışmaya açılmamak koşuluyla kapanır.

Ancak bazı deliller vardır ki, bu deliller yargılamayı yürüten makamı bağlamaz. Yani bu delile rağmen mahkeme hakimi farklı bir karar verebilir. İşte bu tür delillere “takdiri delil” yani mahkeme hakiminin takdirine bağlı olan delil diyoruz.

Boşanma davalarında tanık beyanları, takdiri delil olarak kabul edilir. Türk Medeni Kanunu‘nun 184. maddesine göre hakim, tanık beyanlarını serbestçe değerlendirme yetkisine sahiptir.

Madde 184- Boşanmada yargılama, aşağıdaki kurallar saklı kalmak üzere Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununa tâbidir:

1. Hâkim, boşanma veya ayrılık davasının dayandığı olguların varlığına vicdanen kanaat getirmedikçe, bunları ispatlanmış sayamaz.

2. Hâkim, bu olgular hakkında gerek re’sen, gerek istem üzerine taraflara yemin öneremez.

3. Tarafların bu konudaki her türlü ikrarları hâkimi bağlamaz.

4. Hâkim, kanıtları serbestçe takdir eder.

5. Boşanma veya ayrılığın fer’î sonuçlarına ilişkin anlaşmalar, hâkim tarafından onaylanmadıkça geçerli olmaz.

6. Hâkim, taraflardan birinin istemi üzerine duruşmanın gizli yapılmasına karar verebilir.

Yani, hakim tanık beyanını kabul edip etmemekte özgürdür ve kararını vicdani kanaatine göre verir. Dolayısıyla hakim sizin tanıklarınızın sayfa sayfa tutanaklarda yer alan beyanlarının aksine karar verebilir.  Yine Hakim, tanık beyanını neden kabul ettiğini veya etmediğini kararında gerekçeli şekilde belirtmek zorundadır.

Boşanma Davasında Yetersiz Tanık Beyanları:

Yetersiz tanık beyanları, bir iddianın ya da vakıanın ispatına elverişli kabul edilmeyen ve mahkemece hükme esas alınmayan, itibar edilmeyen tanık beyanlarıdır.

Her ne kadar tanık beyanları boşanma davalarında önemli bir rol oynasa da, her tanık beyanı mahkemece dikkate alınmaz.

Çünkü tanık beyanında olması gereken,

-Beş duyu organından biri ile şahit olunan,

-Objektif

-Vakıayı ispata elverişli

unsurlarından biri ya da bir kaçı eksiktir.

Biraz teknik bir anlatım olduğundan dilerseniz örneklerle konuyu netleştirelim.

Tanık: Davalı evi ve eşiyle ilgilenmez. Çocukların ödevine yardım etmez. Eve geldiğinde televizyon başından  kalkmaz tek kelime konuşmaz… vs.

Hakim: Tarafların evine hiç gittiniz mi?

Tanık: Hayır. Davacı benim işyerimden çok samimi arkadaşımdır. İçtiğimiz su ayrı gitmez.

Geçmiş olsun! Evinize hiç gelmemiş bir tanığın eşinizin evde yaptıklarını, davranışlarını bilmesi mümkün mü? Bu tanığın saatlerce mahkeme salonunda beyanda bulunmasının sizin davanıza bir etkisi olacak mıdır? Kesinlikle hayır!

Dilerseniz maddeler halinde ilerleyelim.

Fısıltı Gazetesi” Mahkemede Geçersiz! Gerçekleri Bilen Tanıklar Aranıyor!

Tanık, anlatımlarını bizzat gördüklerine ve duyduklarına dayandırmalıdır. Başkalarından duyduğu bilgileri veya kendi yorumlarını aktaran tanık beyanları, “duyuma dayalı” olarak kabul edilir ve geçersizdir.

Mutsuzlardı İşte!” Demekle Olmaz, Olayları Anlat!

En sık karşılaştığımız tanık beyanlarından bir tanesi tanığın doğrudan neticeye giden beyanlarıdır. Hani bir yazıda giriş, gelişme ve sonuç olur ya… İşte bu tanıklar doğrudan sonuç kısmını anlatmayı tercih ederler.

Tanık: “Karı koca mutsuz görünüyorlardı. Anlaşamıyorlardı.”

Hakim: “Nasıl yani? Ne gibi durumlarda mutsuz görünüyorlardı?”

Tanık: “Ya işte hakim bey, anlaşamıyorlardı işte! Sürekli tartışma… Ben de pek anlamadım.”

Hakim: “Anlamadığınız bir konuda nasıl tanıklık yapıyorsunuz?”

Tanık: “Hakim bey, benim gördüklerim bunlar! Neden anlaşamadıklarını bilmiyorum. Mutsuz görünüyorlardı dedim ya!

Tanık beyanları, somut olaylara ve davranışlara dayanmalıdır. “Mutsuz görünüyorlardı”, “Sürekli tartışıyorlardı”, “Anlaşamıyorlardı” gibi genel ifadeler, soyut ve yoruma açık oldukları için kusur belirlemede kullanılamaz.

Tarafların neden mutsuz olduğunu, hangi konuda tartıştıklarını, tartışmayı kimin başlattığını, tartışma sırasında kimin ne söylediğini tanığın beyan etmesi gerekir.

Dertleştiğiniz Kankalar Değil! Gören Şahitler Lazım!

İnsan sosyal bir varlıktır. Dolayısıyla herkesin paylaşımda bulunduğu, dertleştiği kişiler vardır. En azından olmalıdır:)

Evlilikte yaşanan olaylar ile ilgili olarak paylaşımda bulunduğunuz, dertleştiğiniz, sırlarınızı paylaştığınız arkadaş, akraba, teyze gibi yakınlarınızın sizden duydukları boşanma davası için bir anlam ifade etmez.

Tarafların kendilerine anlattıklarını aktaran tanık beyanları da hükme esas alınmaz.

Tanık: Taraflar tatile gittiler. Daha tatilin ikinci günü davalı Ahmet, “işyerinde problem var” diyerek çocukları ve Ayşe’yi bırakarak ayrılmış. Daha sonrasında Ahmet’in işyerine değil başka bir kadın ile zaman geçirmek için ayrıldığını öğrendik.

Hakim: Bu bilgiye nasıl ulaştınız?

Tanık: Bana bunları Ayşe telefonda anlattı.

Davacı Ayşe’den duyduklarını anlatan tanığın bu beyanı da yetersiz olup ispata elverişli değildir.

Üçüncü Kişilerden Aktarıma Dayalı Tanık Beyanları:

Tanık, kendi gözlem ve bilgilerine dayanarak beyanda bulunmalıdır. Başka kişilerden duyduklarını aktaran tanık beyanları geçersizdir.

Tanık: Davalı Ahmet sürekli Ayşe’yi dövüyor, ailesi ile görüşmesine izin vermiyor, hastalığında hastaneye götürmüyor.

Hakim: Sen bunları gördün mü?

Tanık: Hayır, Ayşe’nin annesi komşum olur. O anlattı bana

Davanın tarafı olan Ayşe’nin annesinin anlattıklarını mahkemede sıralayan tanığın beyanları dikkate alınmayacaktır.

Zamanı ve Mekanı Unutan Tanıklar: “Bir Yerde, Bir Zamanlar…

Her ne kadar Einstein’ın Zaman ve Mekanın göreceliliğine ilişkin bir teorisi var ise de bu teori mahkemede pek rağbet görmez. Yani zaman ve mekanın ne önemi var, önemli olan olaylar diyemezsiniz.

Tanık beyanları belirli bir yer ve zaman içermelidir. “Bir keresinde yüksek sesle tartıştıklarını gördüm” gibi bir ifade yer ve zaman içermediğinden yetersiz tanık beyanı olarak nitelendirilir.

Bence…” Değil, “Gördüm ki…” Diyen Tanıklar Aranıyor!

Ah, o mahkeme salonları yok mu! Kimi zaman gerginliğin tavan yaptığı, kimi zaman da absürtlüğün kol gezdiği yerler… Hele ki konu tanık beyanları olunca, ortaya öyle renkli sahneler çıkıyor ki, gülmemek elde değil! Düşünsenize, yılların eskitemediği “kanka” koltuğunda oturan bir tanık, olaya dair hiçbir şey görmediği halde, “Yani, bence…” diye başlıyor söze.

Tanıklık bir kamu görevidir. Bu görevi yerine getiren tanığın kendi düşünce ve gözlemlerine göre beyanda bulunmaması, olayları tarafsız bir şekilde anlatması ve yorumlarını katmaması beklenir.

Tanık: Davalı Ahmet’in psikolojik sorunları vardı. Öfkeli bir yapıya sahipti.

Hakim: Ahmet’i tanır mısınız? Kendisiyle görüşür müydünüz?

Tanık: Bir kez gördüm. Hiç konuşmadım.

Hakim: Psikolojik sorunları olduğunu ve öfke problemi olduğunu nereden biliyorsunuz?

Tanık: Ben öyle hissettim.

Bu şekilde beyanda bulunan bir tanığın da beyanları da yetersiz tanık beyanı olup, davanıza hiçbir etkisi olmayacaktır.

Boşanma davasında tanık olarak dinlenecek kişilerin olaylar hakkında doğru, somut ve görgüye dayalı bilgiler vermesi son derece önemlidir. Aksi takdirde, büyük umutlar bağladığınız tanık beyanlarına rağmen haklı olduğunuz davanızı kaybetmeniz mümkündür. Bu nedenle bir hukuk profesyoneliyle yani boşanma avukatı ile hareket etmeli ve davanızı yönetmelisiniz.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu