Sigorta Hukuku Davaları
Genel olarak hepimiz yaşamımız süresince can ve mallarımızı tehdit eden çeşitli tehlikelere risklere maruz kalmaktayız.
Örneğin bir ev yangını, işyerinde hırsızlık, almamız gereken bir bursu vermeyi taahhüt eden kişinin vefatı, arabamızın karıştığı bir kazada hasar görmesi, sigortaladığımız bir işyerinde dolu nedeniyle meydana gelen hasarlar gibi…)
Bir bakıma yaşam kendi başına risklerini de beraberinde getirmektedir. Bu tehlikeler gerçekleşip gerçekleşmeyeceği ya da ne zaman gerçekleşeceği belli olmayan ancak gerçekleşmesi halinde ekonomik sıkıntılara sebebiyet veren olaylardır
Genel savunma mekanizmamız kendimizi tehlikelerden korunma yönünde tedbirler almaya zorlamaktadır.
Tehlikelerin ekonomik yönünden tedbirlerinin alınması ise yedek akçeler ile ve tasarruflar ile mümkün olacaktır. Ancak genel itibariyle uğramış olunan zararlar çoğu zaman tasarruflardan daha fazla yada tasarrufların büyük çoğunluğuna mal olacak şekilde ortaya çıkmakta ve bireyleri ekonomik yönden zorlamaktadır.
Toplum olarak yaşama ihtiyacı, patlayan nüfus artışı, yüksek binalarda ve kapalı otoparklarda olduğu gibi iç içe yaşam beraberinde bir çok risk getirdiği gibi (trafik kazaları, konutlarda meydana gelen hasarlar, deprem vs.) yine iklimsel değişiklikler nedeniyle de (yağmur, sel, fırtına, dolu vs. ) tehlikeler ciddi ekonomik sorunlara yol açmakta ve bireylerin kendi bireysel önlem ve tasarrufları ile bu tehlikelere karşı koyması olanaksız hale gelmektedir.
İşte sigorta hukuku böyle bir ihtiyaçtan doğmuştur. Aynı veya benzer tehlikelere maruz bulunan kişiler, tehlikenin gerçekleşmesi sonucu ekonomik ihtiyaç içine düşecekleri ihtiyaçlarının karşılanması amacıyla önceden bir araya gelip olanaklarını birleştirdikleri takdirde, tehlikelerin ekonomik sonuçlarına katlanmak mümkün hale gelir.
Sigorta Sistemi de aynı veya benzer rizikolara maruz kişilerin önceden belirli miktarda ödeyecekleri paraların, ödeme yapanlar arasında tehlikenin gerçekleşmesi sonucu ekonomik ihtiyaç içine düşenlerin ihtiyaçlarının karşılanmasını öngören bir sistemdir.
Bu sistem sayesinde, tehlikenin gerçekleşmesi sonucu ekonomik ihtiyaç içine düşenlerin ihtiyaçlarının aynı veya benzer rizikolara maruz kişilerin katkı sağladığı parayla karşılandığı bir riziko paylaşımı sağlanır. Sistem içerisinde yer alan kişilerin (sigortalayan) rizikonun gerçekleşmesi halinde sigorta şirketlerine müracatlarında ise bir takım sıkıntılar meydana gelebilmektedir.
Özellikle hasarın niteliğinin ve niceliğinin tespiti ile ekonomik değer atfedilmesine yönelik uyuşmazlıklar sigorta hukukunun en temel konularından bir tanesidir.
Örneğin Maddi tazminat davasında trafik kazası neticesinde yaralanarak sakatlanan kişinin kazaya sebebiyet veren kişiye karşı dava açma hakkı olduğu gibi yine kazaya sebebiyet veren sürücünün kullanmış olduğu aracın sigorta şirketinden maddi zararlarının tazmini mümkündür.
Böylesi bir durumda ise zarara uğrayan yani sakat kalan kişinin meydana gelen kazadaki kusur durumunu tespit ettirecek, akabinde kendi sakatlık oranını tespit ettirerek beden gücü kaybı oranını ortaya koyacak akabinde ise kusur ve beden gücü kaybı oranına göre tazminat hesabı yaptırarak sigorta şirketinden bu alacağının tahsilini sağlayacaktır.
Tüm bu hususların dava yoluyla yapıldığı ihtimalinde ise olayın teknik boyutu ve Sigorta Hukukuna Vakıf ve bu konuda uzman hukukçunun rolü açıkça ortaya çıkacaktır.
Böylesi bir durumda sigorta şirketi ile sigortalayan kişiler arasındaki hukuki uyuşmazlıklar özellikle sigorta hukukunun teknik bir konu olması nedeniyle Sigorta Hukuku Konusunda Uzman Avukat ihtiyacına sebebiyet vermekte ve Sigorta Hukuku konusunda uzmanlaşmaya sebebiyet vermektedir.
Deniz Hukuk Bürosu olarak çalışma alanlarımızdan bir tanesi de Sigorta Hukuku olup, müvekkillerimize Sigorta davalarında hukuki danışmanlık ve davada temsil hizmeti vermekteyiz.